29 yaşında, annesinin güdümünde, kıskanç, beceriksiz ama bunu sürekli örtbas etme gayretinde bir adamdır. Hayattaki tek rakibi ona göre kuzeni Onur’dur. İkisi de, aynı üniversitede okumuş Londra’da master yapmış ancak ne hikmetse kendisinin gösterdiği başarıların takdiri Onur’unkiler kadar coşkulu karşılanmamıştır. Onun kadar yakışıklı ve karizmatik olmaması da kıskançlık sebeplerinden biridir. Onur’u, herhangi bir alanda herhangi bir şekilde alt edebilmek Erol’un bu dünyadaki misyonu haline gelmiştir. Bu yüzden şirket içinde de zaman zaman Onur’u geçmek için çeşitli hamlelerde bulunduğu, sonunda eline yüzüne bulaştırdığı, kurtulmak için çırpındıkça battığı ve Onur’un zeki hamleleri sayesinde yırttığı seçimler de olmaktadır. Bu da aralarında sürekli bir gerginliğe yol açmaktadır. Aslında Erol da zeki bir adamdır ama zekâsını, sürekli sinsilikle tamamlamayı tercih ettiği için bir türlü huzura kavuşamamaktadır. O kadar hırslıdır ki, dedesinin mirasına konmak için gözünü bile kırpmadan kendinden 60 kilo fazla olan Filiz’le evlenmek üzeredir.