“HALEF’TE EN ÇOK HİSSETTİĞİM ŞEY KİMYA”

“Adım Farah”, “Kötü Kan” gibi yapımların ardından bu kez “Halef: Köklerin Çağrısı” ile yeniden aramızdasınız :) Dizi çok sevildi, moraller yüksek. Sizce dizinin bu kadar sevilmesinin sırrı ne?

Tekrar birlikte olmak çok keyifli, çok teşekkür ederim öncelikle. “Halef: Köklerin Çağrısı” harika bir iş, herkesin içinde olmaktan çok keyif aldığı bir iş. Bu fazlasıyla belli oluyor. Bütün arkadaşlarım rollerini muazzam bir şekilde yerine getiriyor ve parçalar birleşince ortaya mükemmel bir şey çıkıyor gerçekten. Halef’te en çok hissettiğim şey “kimya”. Yazılanlar öyle bir harmanlanıyor ki, Urfa’nın güzelliklerinden oyuncuların paslaşmasına, yönetmenimizin tamamlamasına. Her noktasıyla değerli bi şey ortaya çıkıyor. Seyirci bence bunu çok hissediyor...

“AŞIR’IN NE YAPACAĞI BELLİ OLMUYOR”

Dizide Aşır karakterine hayat veriyorsunuz. Kordağlı ailesinin sert, öfkeli ama aynı zamanda geleneklerine sıkı sıkıya bağlı yüzü. Siz Aşır’ı nasıl tanımlarsınız? Size göre o tehlikeli biri mi, yoksa yanlış anlaşılan biri mi?

Şunu çok net söylebilirim: Aşır bu zamana kadar oynamaktan en keyif aldığım rol. Burada senaristimizin de yönetmenimizin de çok emeği var, ben gerçekten çok özgür hissediyorum oynarken. Aşır’la yolda beraber evrildik aslında, senaryoyu ilk okuduğumda size belki keskin noktalar söyleyebilirdim Aşır’la ilgili ama artık çok fazla söyleyemiyorum. Çünkü gerçekten ne yapacağı belli olmuyor ve ben de bunu kestiremiyorum. Tek bildiğim şey, aslında Yıldız’ın tam olarak erkek hali, bazı şeylere boyun eğmiş ve ona gösterilen yolda gitmek zorunda kalmış. Net olarak anladığım en güçlü hissiyatı “vicdanı”. Tehlikeli görünüyor, evet ama sevdiklerini korumak için tehlikeli olduğu noktalar benim için en keyifli anları oluyor :)

“Halef”teki atmosfer çok mistik ve derin. Böyle bir hikâyenin parçası olmak sizde ne uyandırdı? Kendi “köklerinizi” düşündüğünüz oldu mu hiç?

Hikayede benim en beğendiğim yanlardan biri o mistik durum. Gerçekten çok düşündüm bunu, buraya ilk geldiğimde çok farklı hissettim. Buralı biri olmaya çalışırken çok kayboldum aslında. Zaten çok merakım vardı soy ağaçlarına. Şimdi fazlasıyla arttı...

İzleyiciden pek çok güzel yorum geliyor, siz de sosyal medyada teşekkür ettiniz. En çok hangi yorumlar sizi etkiledi? İzleyiciler Aşır’la ya da diziyle ilgili en çok neyi övüyor?

Çok mutlu oluyorum gerçekten. Çok değerli, güzel şeyler yazıyorlar. Ben Aşır’ı hep çok katmanlı bir şekilde kurmaya çalıştım, seyircide bunun karşılık bulmuş olmasına çok seviniyorum. Yani bu kadar sert görünen bi adamın aslında özellikle Yıldız’a karşı olan hassasiyeti hep hissedilsin istedim. Onu başarmışız, ne mutlu. Onun dışında sürekli “Çakkal” yazıyorlar bana. Sağ olsunlar :)

Urfa şivesi size çok yakıştı :) Özel hayatınızda da bazen dilinizden kaçıyor mu bu şive? :)

Fazlasıyla kaçıyor valla, ne yalan söyleyeyim. İlk geldiğimizde sadece şiveli konuşuyordum nerdeyse iyice oturtabilmek için. Şu anda sette de sürekli “Günaydın çakkal napisan?” :)

İzmir doğumlusunuz ama sonra İstanbul’a yerleşip “iyi ki” diyorsunuz. Üstelik “İzmir mi İstanbul mu?” diye sorulunca tercihiniz hep İstanbul :) Birçok kişi İstanbul’un kalabalığından kaçarken siz onu neden bu kadar vazgeçilmez buluyorsunuz?

İzmir’i çok seviyorum aslında, sadece İstanbul’a çok fazla alıştım. İstanbul’un kalabalığı çok yoruyor elbette, ama İstanbul’u çok seviyorum. İstanbul’un kalabalığını en minimum şekilde yaşamaya çalışıyorum. Yürümeyi gerçekten çok severim, İstanbul’da trafiğe girmeden yapmayı en sevdiğim şey :) Elbette bütün İstanbul’u baştan başa yürüyemem ama kendimce bir yol katediyorum :)

“URFA’YI BAŞTAN AŞAĞIYA YÜRÜDÜM”

İstanbul’a bu kadar bağlıyken, Urfa’ya yerleşmek sizin için zor olmuş mudur? Oradaki hayat nasıl geçiyor, neleri sevdiniz?

Urfa’yı gerçekten sevdim. Burayı baştan aşağıya yürüdüm mesela, yalan yok :) Güzel bir şehir gerçekten, inanılmaz bi tarih var burada, gittiğim yerlerden çok etkilendim. İlk geldiğim zamanlar telefon elimden düşmedi, yürürken her gördüğüm yerin fotoğrafını çektim neredeyse. Burada çok keyifli bri şekilde çalıştığımız için İstanbul’u çok aramıyorum. Ama repo günlerinde böyle bir-iki saatliğine bile olsa İstanbul’da olup, bir kahve içebilsem yeter herhalde...

“MAZLUM AĞABEY BABAM GİBİ OLDU”

Setten gelen karelere bakılırsa ekip epey keyifli görünüyor. Set aralarında en çok kiminle vakit geçiriyorsunuz, neden? :)

Ekip konusunda gerçekten çok şanslıyız. Şehir dışındayız ve bu kadar kusursuza yakın bir ekip oluşturabilmek büyük bir şans. Babamı oynayan Mazlum ağabey ile çok vakit geçiriyorum, artık gerçekten babam gibi oldu zaten, sabahları kahve içip ona da götürmediysem ya da uyku sersemi olup ona gülümsemediysem bana kızıyor valla :) Bir de birlikte sahne çekiyorsak eğer - İlhan. Eğleniyoruz baya :)

Yaklaşık 5-6 yıldır ekranlardasınız. Bugün dönüp baktığınızda, “şimdi olsa şunu farklı yapardım” dediğiniz bir an ya da rol var mı?

Galiba yok, hepsi bir süreçti ve bana çok şey öğretti. Elbette şu anki anlayışla çok farklı şeyler ortaya çıkardı ama galiba her şey olması gerektiği gibi oldu. Bugün olduğu gibi.

“HAYALİM FORMULA ARACI KULLANMAK”

Davul çalıyorsunuz, basketbol oynuyorsunuz... Gerçekten 10 parmağınızda 10 marifet var! Peki sizinle ilgili pek bilinmeyen bir özelliğiniz var mı?

Bateri çalmayı gerçekten çok seviyorum, uzun zamandır çalamasam da. Başka pek bir numaram yok, ama bir hayalim var galiba... F1 yarışlarını çok seviyorum ben ve en büyük isteklerimden biri bir kere bile olsa aşırı yavaş gitsem de bir Formula aracını yerinden biraz oynatmak :)

Sosyal medyada sık sık bir köpekle görünüyor ve çok tatlı bir bağınız var. O köpek sizin mi? Onunla tanışma hikayenizi bizimle paylaşır mısınız?

Evet, adı Vita. Urfa’ya bile geldi, ona burada ekip “İsot” dedi ama olsun :) Yaklaşık 1 yıldır bizimle, bir de artık yarı Urfa’lı. Buradan dönerken “görüşürüz kara bela” diyorlardı en son ona :) Kebap yedirdiler, kız arkadaşımla şok içinde izledik :)

Oyunculuk dışında sizi şu anda en çok heyecanlandıran şey ne?

Bu aralar tek odak noktam Aşır ve Halef aslında. Hatta bu durum beni daha da heyecanlandırdı. Mesleğimde daha nerelere gidip ne heyecanlar yaşarım diye düşünmeye başladım tam anlamıyla. Ve şu an başka bi şehirde olmak, çalışıyor olmak bana çok fazla iş sorumluluğu yüklüyor. Bu çok iyi hissettiriyor...